-
1 kaymak
kaymak altı Magermilch f;kaymak bağlamak (oder tutmak) sich bilden (Rahm usw);kaymak gibi schneeweiß; sahnig, sahneweich; fig köstlich;kaymak gibi oluyor geht wie geschmiertkaymak2 <- ar> (dahin)gleiten; ausgleiten, ausrutschen; zur Seite weichen; Boden verrutschen, sich verschieben; POL Partei (-e z.B. nach links) rutschen; Bedeutung sich wandeln; fam verduften, türmen;-in gözü kaymak mit dem Blick streifen; etwas schielen -
2 kaymaklanmak
kaymaklanmak → kaymak1 (kaymak bağlamak)
См. также в других словарях:
kaymak bağlamak (veya tutmak) — sütün veya bir sıvının üzerinde kaymak oluşmak, kaymaklanmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kaymaklanmak — nsz Kaymak bağlamak, kaymak tutmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
gönül — is., nlü 1) Sevgi, istek, düşünüş, anma, hatır vb. kalpte oluşan duyguların kaynağı Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi. O. S. Orhon 2) mec. İstek, arzu Okumaya gönlün var mı? Birleşik Sözler gönül avcısı gönül … Çağatay Osmanlı Sözlük
hayat — 1. is., hlk., Ar. ḥiyāṭ 1) Genellikle köy ve kasaba evlerinde, üstü kapalı, bir veya birkaç yanı açık sofa 2) Avlu 3) Balkon 4) Sundurma 2. is., Ar. ḥayāt 1) Canlı, sağ olma durumu 2) Yaşam Hayat sahnesinde yetmiş üç yaşın basamaklarındayım. H. F … Çağatay Osmanlı Sözlük
tutmak — i, ar 1) Elde bulundurmak, ele almak Kucağında kundaklı bir çocuk tutuyordu. Ö. Seyfettin 2) Ele geçirmek, yakalamak Evvela bu terbiyesiz köpeği tuttu, bağladı. Ö. Seyfettin 3) Avlamak Dalyan işletiyorum, tuttuğumuz balığı tekrar denize döküyoruz … Çağatay Osmanlı Sözlük
yağ — is. 1) Birleşiminde stearik, oleik, palmitik asitlerle gliserin bulunan ve bunların oranlarına göre kıvamları değişen bitkisel veya hayvansal madde 2) Vazelin, mazot gibi yağları andıran ve sanayide kullanılan bir mineral madde Yağı tükenmiş… … Çağatay Osmanlı Sözlük